Hepimiz gerek kendimizde gerekse çevremizdeki birçok mümin kardeşimizde namaz tesbihatının – tabiri caizse- geçiştirircesine, alel acele yapıldığını; hatta bazen de terk edildiğini gözlemlemişizdir. Namaz ve tesbihat ayrı ayrı birer ibadet olmalarına karşın hiç şüphe yok ki en güzel bir şekilde birbirlerini bütünlemektedirler.
Bu duruma Üstad Bediüzzaman’ın (ra) verdiği cevaba değinelim: “Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbîhâtında yaptığı tekâsülüne binâen dedim: Namazdan sonraki tesbîhâtlar, tarîkat-i Muhammediyedir.(asm) Ve velâyet-i Ahmediyenin(asm) bir evrâdıdır. O nokta-i nazarda ehemmiyeti büyüktür. Nasıl ki risâlete inkılâb eden velâyet-i Ahmediye(asm) bütün velâyetlerin fevkindedir; öyle de, o velâyetin tarîkati de ve ovelâyet-i kübrânın evrâd-ı mahsûsası olan farz namazların akîbindeki tesbîhâtlarda o derece sâir tarîkatlerin ve evrâdların fevkindedir.”1 Demek en önemli bir fazileti Allah Resulünün velayetinin diğer bütün velayetlere üstün gelmesi gibi namazın akabinde yaptığımız tesbihatların da diğer bütün evradın üstünde olması.Yani bizler bu tesbihatları yapmakla Allah Resulü aleyhissalatu vesselamın reisliğinde bir manevi zikir halkasına binler hatta milyonlar kardeşlerimizle birlikte dahil oluyoruz inşaAllah.2
Nitekim Allah Resulu aleyhissalatu vesselam bize bu konuda bir çok hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: Bir gün başta Ebu Zer olmak üzere Muhacirlerin fakirleri Peygamberimize gelerek şöyle dediler: “Ya Resulallah! Varlık sahipleri yüksek dereceleri ve daimi nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Ancak onlar sadaka veriyor biz veremiyoruz, onlar köle azâd ediyor, biz edemiyoruz.” Peygamberimiz (asm) onlara şu müjdeyi verdi: “Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz; meğerki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. Her namazdan sonra 33 kere “Sübhânallah”, 33 kere “Elhamdülillah”, 33 kere “Allahuekber” derseniz, tamamı 99 eder; yüzün tamamında da ‘Lâilâhe illallâh vahdehûlâ şerîke leh, lehü’l- mülkü velehü’l- hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr’ derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa bağışlanır.” (Müslim-Mesacid 146)
“Allah’ın celalinden zikrettiğiniz tesbih (Sübhanallah), tehlil (Lâ ilahe illallah) ve tahmid (elhamdülillah) cümleleri Arş’ın etrafında dönüp dururlar. Onlar tıpkı arı oğulu uğultusu gibi uğultu çıkararak, sahiplerini andırırlar. Sizden biri, Arş’ın civarında kendisini andırtan birisinin olmasından hoşlanmaz mı?”
“Akşam namazını kıldığın zaman yedi defa ‘Allahümme ecirnâ minen nâr’ de. Şayet bu duayı okur, o gece ölürsen, Cenab-ı Hak seni cehennemden uzak kılar. Aynı şekilde sabah namazını kıldıktan sonra okur, o gün ölürsen yine cehennemden azat edilmiş olarak yazılırsın
“Resülullah teşehhüdden sonra şunu okurdu: “Allahümme inni eûzü bike min azâbi cehennem ve eûzü bike min azâbi’I-kabri ve Eûzü bike min fitneti’d-Deccâl ve eûzü bike min fitneti’I-mahyâ ve’I-memât. (AIIah’ım, ben cehennem azabından sana sığınırım. Kabir azabından da sana sığınırım. Deccal fitnesinden de sana sığınırım, hayat ve ölüm fitnesinden de sana sığınırım) “
Kim sabah vakti üç kere ‘Eûzü billâhi’s-semîi’l alîmi mine’ş-şeytânirra-cîm’ der ve Haşir suresinin sonunda üç ayeti okursa, Allah Teâlâ o kimse için akşama kadar dua ve istiğfar etmek üzere yetmiş bin melek vazifelendirir, o gün ölürse şehit olarak vefat eder. Kim bu ayetleri akşam vakti okursa aynı mükâfat ve dereceye ulaşır.”
“Yüce Allah Bakara Suresine iki ayetle nihayet vermiştir. Onları okuyana mükâfatını Arş-ı Âlâdaki hazinesinden verecektir. Onları öğrenin, hanımlarınıza ve çocuklarınıza da öğretin.” Görülen o ki şuurlu bir mümine yakışan bu manevi halkaya dahil olmak için çabalamak, tesbihatlar konusunda özenli davranmak.. Bizler de muvaffak olalım inşaAllah…
[1] Sikke-i Tasdik-i Gaybi Sf 171
[2] Sikke-i Tasdik-i Gaybi Sf 172