Anasayfa / Güncel / Takva

Takva

Takva; korkma, sakınma, Allah korkusuyla günahtan kaçınmakta, Allah’ın emir ve yasaklarına uymakta titizlik gösterme, Allah’ın himâyesine girmek, emrini tutup azabından korunma anlamında Kur’âni bir terimdir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Cenâb-ı Hak mealen şöyle buyuruyor: “Ey Ademoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek bir elbise ile (giyinip süsleneceğiniz) bir süs elbisesi indirdik. Bir de takva elbisesi ki, bu (hepsinden) daha hayırlıdır. Bu (maddi ve manevi elbiseler), Allah’ın âyetlerindendir; tâ ki ibret alsınlar.(A’raf, 26) Âyet-i kerimede geçen “takva elbisesi” hakkında müfessirler, hayâdır, amel-i salihtir, Allah korkusudur, harpte koruyucu âletlerdir, mânevi temizliktir gibi çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. (Râzi, c.7/14,55)

TakvaBediüzzaman Hazretleri Kastomonu Lâhikası’nda takva hakkında şu ibareyi kullanıyor: “Bugünlerde Kur’ân-ı Hakim’in nazarında imandan sonra en ziyade esas tutulan takva ve amel-i sâlih esaslarını düşündüm.” demek ki Kur’ân-ı Kerim imandan sonra en çok üzerinde durduğu konulardan bir tanesi takva konusudur. Bunun nedenini Bediüzzaman Hazretleri şu şekilde açıklıyor. “Takva, menhiyattan (İlâhi emirlerle men edilmiş olanlar) ve günahlardan içtinab etmek (kaçınmak); ve amel-i sâlih, emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır. Her zaman def’-i şer (şerden kaçınma), celb-i nef’a (fayda kazanmağa) râcih olmakla (tercih edilmekle) beraber; bu tahribat ve sefahet ve câzibedar hevesat zamanında bu takva olan def”i mefasid (fesad olan her türlü şeyden kaçınma) ve terk-i kebair ( büyük günahları terketme) üssü’l-esas olup büyük bir rüchaniyet kesbetmiş (önem kazanmış).” Bu cümleleri örneklerle şu şekilde açıklayabiliriz: Elimizde delik bir su kabı var, biz buna su doldurmaya çalışıyoruz. O kabın deliğini tâmir etmek takvadır. Günahları o kabı delebilecek zararlı, sivri maddeleri kaba yaklaştırmamak da takvadır. O kabı suyla doldurmak da amel-i sâlihtir. Eğer biz deliği tâmir etmeden suyu doldurursak ya da sağlam olan kabımıza suyu doldurup sonra delersek kabı doldurduğumuz suyun hiçbir ehemmiyeti kalmaz. Yahut yakılmak üzere olan bir ev olsun. Bizim o evin içine badana boya ya da süsleme yapmadan önce o evi yıkacak tehditleri ortadan kaldırmamız gerekecektir. Evi boyama, tezyin etme daha sonraki iştir. İşte takva, o evi yıkacak olan tehditleri ortadan kaldırmaktır. Zira aksi takdirde Efendimizin (asm) şu hadis-i şerifine maazallah mâsadak olma ihtimali vardır: “Ümmetimden müflis o kişidir ki; kıyamet günü namaz, oruç ve zekât gibi ameller ile gelir. Bun karşılık ona buna sövmüş, iftira etmiş, kiminin malını yemiş, kiminin kanını dökmüş ve kimini de dövmüştür. Âhirette bu iyilikleri hak sâhiplerine dağıtılır. İyilikleri yetmeyip bittiği zaman da hak sâhiplerinin günahlarından bir kısmı alınıp kendisine yüklenir ve cehenneme atılır.” Cenab-ı Hak bizleri muhafaza eylesin. Âmin.

Peygamber Efendimiz (asm) başka bir hadis-i şerifinde takvayı şu şekilde açıklıyor; “Helâl belli. Haram da bellidir. Fakat bu ikisinin arasında şüpheli şeyler vardır. Bu nedenle şüphelerden korunan, dinini ve ırzını temiz tutmuş olur. Şüphelere düşen, harama da düşer. Nasıl koruluğun kenarında koyun otlatan çobanın koyunlarının her an koruluğa girme ihtimali varsa, şüpheli şeylerden korunmayanın harama düşme ihtimali öylece vardır. Haberiniz olsun ki, her hükümdarın koruluğu vardır. Allah’ın korusuda haramlardır.” (Buhâri, İman, 39; Müslim, Müsâkat, 107; Ebû Davud, Büyû, 3; Tirmizi Büyû, 1; Nesei, Büyû, 2; İbn Mâce, Fiten, 14; Ahmed b. Hanbel, IV,267). Takvada en önemli mevzu haramı terk etmektir. Sonra sırayla mekruhlardan kaçınmak ve şüpheli şeyleri terk etmek gerekir. Efendimizin (asm) hadis-i şeriflerinde vurguladığı gibi şüpheli şeylerde harama düşme tehlikesi vardır. Kur’ân’da takvayı över mâhiyette daha çok âyet vardır. Bunlardan bazılarının meâli şöyledir:Kim takva sahibi olur (Allah’tan korkar) sa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a güvenirse O kendisine yeter. Şüphesiz Allah emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.(et-Talak, 65/2,3)

Hz. Muhammed (asm) duâlarında Yüce Allah’tan çeşitli nimetleri talep ederken, takvayı da istemiştir ve bu şekilde duâ etmesiyle, takvanın önemine ifade etmiştir. Bediüzzaman Hazretleri de; “Bu zamanda tahribat ve menfi cereyan dehşetlendiği için, takva bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzlarını yapan, kebireleri (büyük günahları) işlemeyen, kurtulur. Böyle kebair-i azime ( çok büyük günahlar ) içine amel-i sâlihin ihlâsla muvaffakıyeti pek azdır. Hem az bir amel-i sâlih, bu ağır şerait içinde çok hükmündedir. Hem takva içinde bir nevi amel-i sâlih var. Çünkü bir haramın terki vâcibdir. Bir vâcibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var. Takva, böyle zamanlarda, binler günahın tehacümünde (hücumunda) bir tek içtinab (kaçınmak), az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacib işlenmiş oluyor. Bu ehemmiyetli nokta niyetiyle, takva nâmıyla ve günahtan kaçınmak kasdıyla, menfi ibadetten gelen ehemmiyetli âmâl-i sâlihadır.”

Bediüzzaman Hazretleri imana, Kur’an’a hizmet ediyorum diyen herkesin takva silahına sarılması gerektiğine vurgu yaparak kaçınmak maksadıyla günahlardan uzak durmanın bu zamanda muvaffak olmanın başlıca şartı olduğunu bize bildiriyor. Ve az bir amelle takva kuvvetine dayananların sahâbeler gibi sevapları kazanabileceğini bizlere müjdeliyor. Bediüzzaman Hazretleri bu dehşetli zamanda takva kuvvetini kazanmak için ihlâsı esas tutmamızı ve ihlâsdan sonra birbirimize duâlarla yardımcı olmamızı tavsiye ediyor. Cenab-ı Hak cümlemize takva elbisesini en güzel surette giydirsin. Bizlere takva, hayâ ve amel-i salih nimetlerini tattırsın. Âmin.

Bu konuyla ilgili Yorum Yapın

Mailiniz yayınlanmayacak



Başa Dön
ergene haber ogretmenler.org felsefe çorlu haber