Evet evet eminim. Şu yaşlı teyze birazdan beni öldürecek gibi bir hışımla karşıdan geliyor. Ya elindeki poşetinden bir döner bıçağı çıkartacak, yada elini sırtına götürüp çıkartığı kuru sıkıyla canıma kıyacak. Korkuyor muyum ne? Çocukluğumdan şu yaşıma kadar bastırdığım tüm korkularım üzüm asması gibi ruhumu sarmaya başlar şimdi. Bak işte kadın tarih öğretmenime benzemeye başladı şimdi de. Birazdan bir dinozora dönüşüp beni iki lokmada midesine indirebilir.
Aslında ne güzel tekdüze bir hayatın sıradan bir elemanıydım ben. Bir anda beni bir gerilim filminin başrol oyuncusuna dönüştüren bu kadın da nereden çıktı şimdi? Acaba bir şey mi soracak, ya da beni birine mi benzetti ki? Ya yankesiciyse, ya yaşlı kadın masumluğuna bürünmüş bir caniyse? Ya fena düşünceler besliyorsa çantama karşı? Ya hem modernist, hem geleneksel duruşunun altında bir anarşist yatıyorsa? Allahım, Sen beni bu kadının şerrinden koru. Aramızdaki mesefe gittikçe daralıyor. Acaba karşıya geçip şu ara yola sapıyormuş gibi sıvışsam mı? Neyse boş ver yolumu değiştirmeyeyim. Tam yanından geçerken saldırmasına fırsat vermeden hızla uzaklaşırım. Evet,evet öyle yaparım.
Bu aramızdaki mesafe neden bu kadar büyüdü ki? Korkma ahsen korkma. Üç,iki,bir… Sonum yaklaştı. Pişmanım ya Rabbi. Affını talep ediyorum. Huzuruna varmadan günahlarımı bağışla. Sana layıkıyla kulluk yapamadım.
Kadın da yaklaştıça yaklaştı.Artık nefesini ensemde pardon alnımda hissedebiliyorum. Kaçılmaz son böle bir şey olmalı. Şimdi kaderimle yüzleşmeli ve onurlu bir insan gibi şerefimle can vermeliyim. Korkma Ahsen, ölüm rabbinden. Üç,iki,bir…
–Allah belanızı versin, hepinizin kara böcekler!
-Eee… Şey… Ben mi? Teşekkür ederim teyze.
Bak ne fena şeyler düşünmüşüm kadın hakkında. Nasıl da utandım şimdi. Ne şekermiş meğer. Tıpkı diğer saldırgan dinazorlar gibi. Aman efendim o sizin kara böcekliğiniz, pardon dinozorluğunuz!
Dinozor dedim de aklıma Richard Owen Amca geldi. Dinozorların varlıklarını birtakım bilimsel verilerle çürütmek isteyen ve yıllardır beyanatta bulunanları Sir Richard Owen amcaya havale ediyorum. Bilin ki delilsiz konuşmuyorum. Delilsizlik bilimin şahsına yakışmaz (!) sonuçta yakışmaz değil mi?
Owen amca bu saldırgan dinozorların isim babası. 1841’de bizzat araştırmış bulmuş. Yunanca “deinos” (Korkunç) ve ” saurus” (kertenkele) kelimelerini birleştirerek onları böyle adlandırmış. Bazı kaynaklarda “korkunç sürüngen” olarakta geçiyor ki ben bu ismi daha çok sevdim.
Şimdi gelin Owen’ın bilimsel kanıtlarıyla, benim gözlemsel kanıtlarımı birleştirerek şu korkunç sürüngenlerin anatomilerini inceleyelim.
Nesilleri tükenmemiştir: Owen’ın bu söylemini benim tasdikimle de sağlamlaştıralım. Washingtom Üniversitesi bilim adamları 2004’te bir araştırma yapmış. Bu araştırmanın sonucuna göre 500 ayrı dinozor gurubundan henüz sadece 250’sinin varlığı ispatlanabilmiş. Bu demek oluyor ki yaşayan 250 çeşit dinazor var. Onlardan biri az önceki teyzeydi. kaldı 249 çeşit…
Her şeye saldırırlar: Haklarını yemeyelim her şeye saldırmazlar, ama kendileri gibi olmayanlardan nefret ederler. Örneğin ben o korkunç sürüngenden dış görünüş itibariyle fazlasıyla farklıyım. Yani bu bana saldırması için bir sebeb teşkil ediyor. Cübbem, Ünvanım,yetkim yok. Onlar için sadece ötekiyim, yok olması gerekenim. Yangından en son kurtulması gerekenim. Böyle bir durumda bir dinozordan beklenen tek şey saldırıdır. Kaldı 248 Çeşit…
Tek tük fosilleşmiş kemikler bırakmışlardır: Tek tük sayılmazlar Owen! Mesela bizim semtte 50 metre ileride bir markete git, o kısa mesafede en az 3’ü ile karşılaşman ve saldırıya uğraman mümkün. Bazen dış görünüşlerinden yada bakışlarından kendilerini tanıyamasam da bir şekilde saldırarak kimliklerini ifşa ederler. Bizler toplumad medeni olarak yaşarken, selamlaşıp tebessüm ederken, onlar saldırı dilini tercih ederler.
Bozuk bir iletişim biçimleri vardır. Onlar anlamak için hiçbir şey kâr etmemektedir! Kaldı 247 çeşit..
Çevreye Uyum Sağlamışlardır: Göreceli bir durum bu Owen! çünkü saldırgan olmaları onların uyumsuz olduğunu göstermiyor. Ayrıca ben ve benim gibilere hiç tahmin edilmeyen yerlerde -kimi zaman bir alış verişte- “Git arabistan’da yaşa, göz zevkimizi bozuyorsunuz” diye bağırarak küçük çaplı eylemlerle toplumun huzurunu da kaçırıyorlar. Kaldı 246 çeşit…
Görüyorsunuz bilim ile uzaktan yakından hiçbir alakası yok olmayan şu fakir bile iki dakikada anatomist kesildi. Kalan 246 çeşit korkunç sürüngeni düşünüp zihnimi ve kalbimi kirletmek yerine muhterem Üstadımın birkaç satırını buracığa dercedeyim:
“Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi saadet-i dünyeviyeleride ve fıtratlarındaki ulvi seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çare-i yeganesi, daire-i
İslamiye deki terbiye-i diniyyeden başka yoktur.”