Anasayfa / Güncel / Uyanmak

Uyanmak

Filmlerde konuyu biraz daha esrarengiz hale  getirmek ve izleyicilerin dikkatlerini çekmek için farklı senaryolar  yazılmaya çalışılır. Bazen  başrol oyuncusu uyandığı zaman kendisini tamamen başka bir ortamda bulur, garip olaylar başlar ve sürer gider.  aslında bu esrarengiz senaryoların  altında ciddi fikri altyapılar vardır. Birileri sizi uyutup başka bir ortama hazırlayıp uyandırır. Ama uyandığınız ortamın kurallarını siz koymazsınız ve ortamı yönetemezsiniz. Artık başınıza ne gelecekse ona katılmak zorunda kalırsınız.

Uyumak/Uyuşmak
Doğrusu, Hayatın hakikati de böyledir.  İnsanın organlarını ve  beyinlerini uyuşturan kimyasallar gibi, hayatlarını da kötü alışkanlıklarla  uyuturlar. Madde bağımlısı olan bir ebeveynin çocuğu o maddeyi kullanmayabilir ama hayatın yanlış alışkanlıklarını gören çocuklar  bunları  kendi hayatlarında da çok kolayca  kullanabilirler.  Evet, kötü alışkanlıklara alışmak , okumamaya, her işin evvala hakikatini  aramamaya ve öğrenmemeye alışmak, herşeyin olduğu gibi,bize verildiği gibi kabul etmeye, sorgulamamaya  alışmak gibi haller asrımızın  en kötü alışkanlıklarındandır.

İş bununla da kalmaz, bir ileri aşamada insan alışa alışa artık beyni, belli şeylerin haricine çıkamaz ve sağlıklı düşünemez hale gelir. Artık meselelerin arkasına, olayların hakikatlerine, nedenine, niçine bakmaz. nasılsa öyledir.  Aksini anlatmanız çok zorlaşır. Canlı olarak görünür, bizim gibi yer içer,  ama aslında uykudadır. Asırlardır bir arapça  ibarede de “insanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar” söylendiği gibi, bir garip uykudadır. Hayatın,  yaradılışın hakikatlerinin anlaşılmadığı ve her  uykunun bir uyanışı olduğuna işaret eden  bu güzel söz, ölümün  bu uyanışı  gerçekleştireceğini ifade ediyor. Peki, bu nasıl bir uyanmaktır?  Bizi bu uyanışta ne beklemektedir?

GARİP TENAKUZLAR (ÇELİŞKİLER)
Evet, insanoğlu gerçekten çok gariptir.  Beş parmaklı bebeklerin ellerindeki o harika sanatı ve sanatkarı görmezde altı parmaklı bir bebek doğduğunda mesele gazete manşetlerine taşınır, suda yaşayamayacağını bilir. Boğulmaktan çok korkar, ama bebekleri ana rahminde su ile büyüten rabbimden  korkmaz, emirlerine  itaat etmez ve hatrını tutmaz. Kendisini bir damla sudan yaratan  Rabbini inkar eder de  kendi suyundan  olan çocuğunu  çok sever ve sahiplenir. İnsan, hayatında böyle çok garip çelişkiler yumağında  sürüklenir durur. Ta ki emr-i  hak gelipte onun içinde  bulunduğu gafletten ölümle uyandırana kadar.

ÖLMEDEN ÖLEBİLMEK

Bir de “Ölmeden evvel ölünüz”1 hakikati vardır ki ölüp de  uyanılacak  ortam bizim hiçte  arzu etmeyeceğimiz bir ortam olabilir. Bu ölüm nasıl bir uykudan uyanış olmalıdır ki uyandığımızda sıkıntı çekmeyelim. Nasıl ölmeden ölünür ve ölünmelidir? Asırlardır  bu hakikati bize  anlatan Kur’an kendisine ittiba “uymak”, mübelliğine “tebliğ edicisine”  itaat edildiğinde bize bu dünyada  ebedi hayatın sırlarını, nasıl ölmeden ölüneceğini de   öğretir.

UYANMAK ZAMANI GELDİ

Ölçüsüz; peygambersiz, namazsız, ezansız bir hayata alışmak ve alıştırılmak  yerine  ölçüyü Kur’an ile koyan  Resulullah Efendimizin (asm) ölçülerine/sünnetine uymak, Deliksiz uykular yerine, bizi ana rahminin karanlıklarında dahi unutmayan Allah’ın rahmetine, karanlığın aydınlağa karışacağı sabah vakitlerinde uyanmak, edebe münafi hallere, konuşmalara alışmak yerine , “illa da edeb, illa da edep”  nidalarına uyanmak ve bütün  ahlaksızlıklara  karşı,  güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilenin ahlakına uymak.  Uyanmak zamanı geldi. Bütün dünyada  uyanmanın  numunelerinin görüldüğü günümüzde bir zamanlar  hüşyar bir  ecdadın nesilleri olarak uyanmak  ve daha fazla  gayret göstermek  zamanıdır. Allaha emanet olunuz.

Kaynaklar
[1] Merhum İbrahim Canan, Hadis ansiklopedisi, kütüb-ü sitte, 11. cild, Rukye bölümü, sayfa 78, akçağ Yayınevi

Bu konuyla ilgili Yorum Yapın

Mailiniz yayınlanmayacak



Başa Dön
ergene haber ogretmenler.org felsefe çorlu haber