Risâle-i Nur’a çok şey borçluyum

Maha Bakit, Uluslararası Bediüzzaman ve İttihad-ı İslam sempozyomu için ülkemizde misafir olan Sudan’lı kardeşlerimizden. Hartum Üniversitesi’nde Tarih Bölümü’nün yanı sıra Gazetecilik bölümünü bitirmiş. 3 yıl önce Risâle-i Nur’larla tanışmış ve 8 aydır medresede eğitim alıyor. Risâle-i Nur’larla tanışmasını hayatının en büyük fırsatı ve dönüm noktası olarak değerlendiren Maha, bunu şöyle ifade ediyor: ” Taklidi imanımı tahkiki imana dönüştürmeme vesile olan Risâle-i Nur’lara çok şey borçluyum. Hepimiz çok şey borçluyuz, değil mi? ”

BEN RİSÂLE-İ NUR’U ARIYORMUŞUM

Maha, Risâle-i Nur Külliyatı’ndan Sözler, Lem’alar, İcaz’ül Kur’an ve Tarihçe-i Hayat’ı okumuş. Ne kadar okunursa okunsun Risâle-i Nur’un her okunuşta farklı anlamlar açtığını ifade ediyor. Maha, Risâle-i Nur’un eskiden beri ihtiyacı olan bir şey olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Eskiden beri ihtiyacım olan buymuş ama tanıştıktan sonra fark ettim. Ben Risâle-i Nur’u arıyormuşum”

DÜNYANIN FANİLİĞİNİ RİSÂLE-İ NUR’LA ANLADIM

Maha, Risâle-i Nur okumaya başladıktan sonra hayatının daha programlı olduğunu fark etmiş. ” Önceden daha programsız yaşardım. Risâle-i Nur hayatımı her anlamda düzene soktu.” diyor. Başka ne gibi değişiklikler olduğunu soruyorum. Devam ediyor: ” Taklidi olan imanımı yavaş yavaş tahkiki imana dönüştürmeye başladım. Tesettürün önemini anladım. Bu kadar ayrıntılı bilmiyordum. Dünyanın, eşyanın, insanların ne kadar fani olduğunu öğrendim. Hep söylenilir ama anlamak çok başka. Risale-i Nur bunu insana anlatıyor ve fark ettiriyor.”

SAİD NURİ ERTÜRK HOCAMIZIN DUASI BENİ AĞLATTI

Maha, sempozyomu çok beğenmiş ama İttihad-ı İslâm’ın önemini daha iyi anlamış. Sempozyum’da çok duygulu anlar yaşadığını söyleyen Maha, ” Said Nuri Ertürk Hocamız’ın duası beni ağlattı” diyor. Sempozyumda ve Türkiye’de gittikleri her yerde çok güzel karşılandıklarını belirten Maha şöyle devam ediyor: ” Herkes çok güler yüzlü ve iyi. Sanki sahabe gibiler. Çok huzurluyum sizlerin yanında.”

ÜSTAD’IN O KÜÇÜCÜK SEPETİ BENİ ÇOK ETKİLEDİ

Maha’ya Üstad Bediüzzaman Hazretleri’ni soruyorum. Üstad’ın en çok sepeti etkilemiş kendisini. Sarığını, yemek kabını, demliğini, ibriğini ve köstekli saatini ve seccadesini içine sığdırdığı sepeti. Maha bunun için ” Üstad, dünyasını sepetinde taşıyormuş, beni en çok etkileyen bu oldu” diyor duygulanarak.

RİSALELERİ HER EVE ULAŞTIRACAĞIZ İNŞALLAH

Maha, şuan Risâle-i Nur eğitimine devam ediyor. Bir yandan Risâle-i Nur ezberleri ve mütalaalarıyla çalışmalarını sürdürürken, bir yandan da Türkçe öğreniyor. Maha ile gelecek sene tekrar görüşmek duasıyla ayrıldığımızda, tıpkı diğer kardeşlerle söz birliği etmiş gibi aynı şeyi  tekrarlıyor: ” Risâleleri Sudan’da her eve ulaştıracağız “