1910 Senesinde Bediüzzaman Hazretleri, Van’a gitmek üzere İstanbul’an ayrılır. Van’a Batum üzerinden giderken günümüzde Gürcistan’ın başşehri olan Tiflis’e uğrar. Burada bir Rus polisiyle arasında geçen konuşmayı 1920 senesinde neşrettiği Devâü’l-Ye’s isimli risâlesinde anlattığı olay şöyle cereyan eder.
Dikkatle etrafı temaşa ederken yanına bir Rus polisi gelir ve garip zaman yolcusuna sorar:
“Niye böyle dikkat ediyorsun?”
Bediüzzaman der: “Medresemin plânını yapıyorum.”
O der: “Nerelisin?”
Bediüzzaman: “Bitlisliyim.”
Rus polisi: “Bu Tiflis’dir!”
Bediüzzaman: “Bitlis, Tiflis, birbirinin kardeşidir.”
Rus polisi: “Ne demek?”
Bediüzzaman: “Asya’da, âlem-i İslâm’da üç nur, birbiri arkasından inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek. Ben de gelip burada medresemi yapacağım.”
Rus polisi: “Heyhat! Şaşarım senin ümidine.”
Bediüzzaman: “Ben de şaşarım senin aklına. Bu kışın devamına ihtimal verebilir misin? Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı vardır.”
Rus polisi: “İslâm parça parça olmuş.”