Bediüzzaman Hazretleri’nin 1918 senesinde esâret dönüşü İstanbul’u tekrar şereflendirmesi, ehl-i ilmi ve halkı çok fazla memnun ve mesrur eder. Ve mâlûmâtı olmadan, Dâru’l-Hikmeti’l -İslamiye âzâlığına tâyin buyurulur. Emr-i vaki karşısında bulundurularak kabûle mecbur olur. İslâmiyet’e, hak ve hakikate, vatan ve millete resmi bir yerde maaş mukabilinde çalışmak, düsturlarına muhalif olduğu için bir müddet izin sûretiyle ayrılmış. Çok defa istifâ etmek teşebbüsünde bulunmuştur. Fakat onu çok seven ve onun gibi bir dâhiden istifadeden mahrum kalmaktaki zarar ve ziyanın pek fazla olduğunu idrâk eden ehl-i ilim bırakmamış. Ricâ ve istirhamla vazifesine devamını temin etmişlerdir. Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye, gerek Osmanlı Devleti’nde gerekse de İslâm âleminde ortaya çıkan dini meselelerin halledilmesi ve İslâm’a yapılan hücumlara gerekli cevabların verilmesi için kurulmuş bir teşkilattır.