Bedîüzzaman Hazretleri, 1907 senesinde İstanbul’a geldikten sonra gördüğü haksızlıklardan dolayı, Jön Türkler’e muhâlefet eder ve “Siz dîni incittiniz. Gayretullah’a dokundunuz. Neticesi vahim olacaktır.” diye izhar-ı muhâlefetten çekinmeyerek hârika bir kuvvet-i îmâniyeden gelen kahramanlıkla mücâdele ediyordu.
2. Meşrutiyet döneminde ise Bedîüzzaman Hazretleri Divân-ı Harbe verilmiş. Divân-ı Harb-i Örfî’de mahkeme reisi Hurşit Paşa’nın “Siz şeriat istiyormuşsunuz. Şeriatçılar mürtecidir.” mealindeki sözüne karşı Üstad Hazretleri “Eğer meşrutiyet bir fırkanın istibdâdından ibâret ise, bütün dünya şâhit olsun ki ben mürteciyim. Şeriatın bir tek meselesi uğrunda bin ruhum olsa hepsini fedâya hazırım.” diye cevab vermiş.
O vakit imha edilmek üzere iken, ölüme beş para kıymet vermeden, hakikati pervâsızca söylemekten çekinmemiştir.
Bu dehşetli mahkemeden îdâmını beklerken beraet kazanmış.
Mahkemeden çıkarken teşekkür etmeyerek kalabalık bir kitle içinde “Zâlimler için yaşasın Cehennem! Zâlimler için yaşasın Cehennem!” sayhalarıyla ilerlemiştir.
28 Şubat ne ise BJ gün de ayni. Mazlum değişmedi değişen sadece zalim. Yasasin zalimler için cehennem