Resûlullah (s.a.v) ashabına bir defasında,
-Mahlûkatlar içerisinde imanı en tuhaf ve şaşırtıcı kim oldu unu bilir misiniz?diye sormuştu. Ashab:
–Meleklerin imanıdır, diye cevap verdiler. Nebî (s.a.v):
-Melekler nasıl iman etmesinler ki! Zira onlar Allah’ı bizzat görebilirler, diye karşılık verdi. Ashab:
-Ey Allah’ın Resulü, o zaman peygamberlerdir, dediler. Nebî (s.a.v):
-Peygamberlerde değil; çünkü onlara Cebrail her zaman gelerek Allah’ın emirlerini indirir, dedi. Ashab:
–Senin ashabındır, dediler. Nebî (s.a.v):
-Ashabım nasıl iman etmesin ki; zira onlar bana gelen mucizeleri görebiliyorlar ve ben de Allah’ın bana indirdiklerini onlara tebli ediyorum. Gerçek şudur ki, İnsanlardan en hayret edilecek imana sahip olanlar; benden sonra gelip beni görmedikleri hâlde bana iman edenler ve yine beni görmedikleri hâlde (sözlerimi) tasdik edenlerdir. İşte onlar benim kardeşlerimdir.” buyurdular.
Bu güzel hadisi Risale-i Nur’dan bir küçük hikmet ile bitirelim:
Evet, Sultan-ı Levlâke Levlâk[varlıkların yaradılmasının asıl sebebi olmanın sultanı], öyle bir reistir ki, bin üç yüz elli senedir saltanatı devam ediyor. Birin ci asırdan sonra herbir asırda lâakal[en az] üç yüz elli milyon tebaası[bağlı olup emrini dinleyenleri] ve raiyeti[ idaresi altında bulunanları] vardır. Küre-i arzın yarısını bayrağı altına almış; ve tebaası kemâl-i teslimiyetle ona hergün salât ü selâmla tecdid-i biat[ bağlılığını yenilemek] ederek emirlerine itaat ederler.
seni çok özledik