Anasayfa / Güncel / Yeni dönem yeni nesil: Z kuşağı

Yeni dönem yeni nesil: Z kuşağı

Dünya her daim değişiyor, yenileniyor. Buna bağlı olarak dekorlar da, insanlar da farklılaşıyor. Belirli bir yıl aralığındaki insanlara aynı kuşaktan insanlar deniliyor. 68 kuşağı, 80 kuşağı gibi.

Şimdi önümüzde yeni bir kuşak var. 2003’te doğmaya başlayan Z Kuşağı.

Z Kuşağı temsili imajToplumların, kültürlerin, dünyanın hatta kainatın en önemli unsuru insandır. İnsana yapılacak yatırım muhakkak en önemli yatırımdır. Fakat öncelikle insanı tanımak gerekmektedir. Sadece insanı tanımak yeterli değil; bu zamanın, bu çağıni bu kuşağın insanını da tanımak lazımdır. Ki yapılacak çalışmalar heaben mensur olmasın.

Peki yukarıda bahsi geçen milenyum kuşağı nedir? Öncelikle bu kuşağın özellikleri hakkında bilgi sahibi olalım.  Sonrasında ise, bu kuşakla ilgili olarak, bu kuşağı geleceğe hazırlayacak, geleceğin inşasında söz sahibi olacak bu çocukları yetiştirecek büyükler olarak neler yapılması konusu üzerinde kafa yoralım.

Z kuşağının olumlu ve olumsuz yönleri şöyle sıralanmış.

Olumlu yönleri: Daha iyi eğitimli olacaklar. Bireysel ve bağımsız olacaklar. Doğruyu çekinmeden söyleyecekler. Nesiller arası farklar azalacak. Sosyal ve iletişime açıktırlar. İnternet ile coğrafi sınırları kaldırmaları güvenlerini arttıracak. Komplekssiz oldukları için kendilerini rahat ifade edebilecekler.

Olumsuz yönleri: Sadakatsiz olmaları, başlarındakileri zorlayacak. Azimli ve hırslı olmayacaklar. Hep yükselmek isteyecekler. Çabuk vazgeçmeleri nedeniyle şirketlerin yetenekleri tutmaları zorlaşacak. Standart işleri yaptırmak zorlaşacak. Zaman ve emek gerektiren meslek dalları değer kaybedecek. Her şeyi kişiselleştirmek isteyecekler.

Yapılan araştırmalara göre ebeveynleri, öğretmenleri, bu konuda yetkili olan herkesi bekleyen ve kendi ellerinde şekillenecek neslin, kuşağın özellikleri bu şekilde belirtilmiş. Usta, malzemenin iyisine kötüsüne bakan değil, önüne gelen malzemeyi nasıl en iyi şekle getireceğine mahir olan kişidir.

Önemli olan, gelen bu neslin özelliklerini fark etmek ve bu neslin potansiyelinden, enerjisinden en iyi şekilde istifade etmenin yollarını aramaktır. Çoğu zaman eski/ klasik yollar yeni gelen nesle dayatıldığında verimli bir sonuç almak mümkün olamamaktadır. Ya da değişmez olanlar korunmakla birlikte, gelen neslin fıtratına uygun yeni ilaveler yapılmazsa çarpık bir toplum, verimsiz bir sosyal yapı, hedefsiz, yılgın bir kitle oluşmakta, asrın ihtiyacını karşılayacak fikir ve enerji teşekkülü ve tasarrufunda israfata sebebiyet verilmektedir.

Şirketler, insan kaynakları birimlerini bu yeni duruma göre revize ediyorlar ve bu nesilden nasıl bir gelecek inşa edebileceklerinin yollarını arıyorlar. Benim dikkat çekmek istediğim konu ise, hadislerle müjdelenen gelecek İslam asrının da omuzlayıcısı olacak bu gençlerin yetişmesinde bizim ne gibi planlarımızın olup olmadığıdır.

Yerine göre çocuklarımızdan şikayet ediyoruz. Fakat adımız gibi biliyoruz ki onlar da bizden şikayet ediyorlar. Peki suç ne, suçlu kim? Zannederim ki, sıkıntı gelişen yeni durumu fark etmek ve ona göre usülü yöntemi, argümanları gözden geçirip bu yeni duruma uygun hale getirememektir.

Milenyum kuşağı denilen ve şu an yirmili yaşlarda olan gençlerimiz de bu durumdan vareste değiller. Onlar da bu kuşak farkının getirdiği durumdan şikayet ediyorlar. En çok  da anlaşılamamaktan dert yanıyorlar

Tam bu noktada önemli bir konu da; iletişim teknolojilerinin sınır tanımaz noktalara taşındığı şu asrımızda, eğer bizler çocuklarımızla sağlıklı iletişimler kuramazsak, bilelim ki geleceğimizin teminatı o gençler, iletişim kurbanı olacaklardır. Sanal alemden gelecek her türlü tehlikelere açık duruma düşeceklerdir.

Öyleyse bizler bu konuda neler yapacağız? Çocuklarımıza umutsuz vaka gibi bakıp, “Bu nesil bizim gibi değil” diyerek onlara tavır mı alacağız. Ya da “Ne haliniz varsa görün” deyip kendi hallerine mi bırakacağız?

Hayır, asla! Onlar, bizim çocuklarımız. Onlar, ümmetin çocukları, Onlar, bizim ve davamızın geleceği. Evvel emirde onları, Rabbimizin yarattığı sıfatlarla tanıyıp, devralacakları bayrağın kıymet ve ehemmiyetini onlara anlatacağız. Her bireyin, canlının, neslin eğitimi farklılıklar arz edebilir. Bizler o yolları bulacağız.

Bediüzzaman Hazretlerinin, “Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-asa bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır” dediği nesillere, emanet bırakılan bu güzelliklere zemin olacak yolları öğreteceğiz.

Onların bizleri anlamasını istiyorsak, önce biz onları anlayacağız. “İşimiz, hizmetimiz çok” diyerek onları savsaklamayacağız. Bir çiftçinin özenle ve sabırla yetiştirdiği meyveli ağaçlar gibi, bizler de onlara sabırla ve özenle yaklaşacağız.

Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır” sırrınca, çocuklarımızın üzerimizde hakkı olduğunu bilecek ve onlara temkinli muhatap olarak, imtihanı önce biz kazanacağız. Onları kendimize benzetmeye bedel, onların özelliklerini keşfederek, geleceğim hizmetine hizmetkar olmalarını temin edeceğiz.

Evet, asır değişiyor. Nesiller de değişiyor. İhtiyaçlar da, beklentiler de, tarzlar da bütün dünyayla beraber değişiyor. Değişmeyen şey ise, hakikatler ve hakikatlerin devam eden toplum içerisinde korunması ve yaygınlaştırılması. Bunu yapacak da gelecek yeni nesildir. Yeni nesli, yeni nesil yapacak da eskimeye doğru giden şimdiki ebeveynler, muallimler, yöneticilerdir.

Yeni kuşak nesli fark edelim ve ona göre bir zemin hazırlayalım. Davamıza, hedefimize hizmet edecek bu neslin yetiştirilmesinde gerekli olan maddi-manevi hazırlıklarımızı yapalım. Geçmiştekilere ait vefa, geleceğe dönük vazifelerimizin şuuruyla hareket edelim.

 

Bu konuyla ilgili Yorum Yapın

Mailiniz yayınlanmayacak



Başa Dön
ergene haber ogretmenler.org felsefe çorlu haber