Çoğumuz zaman zaman sormuşuzdur kendimize bu kadar güzelliği, bunca harikulade sanat eserlerini gölgede bırakan şahanelikleri yaratan mutlak güzellik sahibi olan Allah teâlâ neden şeytanlar gibi süfli varlıkları yaratmıştır?
“… olur ki, bir şeyden hoşlanmazsınız ama, o sizin için hayırlıdır. Ve olur ki bir şeyi (de) seversiniz, hâlbuki o sizin için bir şerdir. Allah ise (sizin için hayır olanı)bilir de siz bilmezsiniz.”1 Bunca insanı dalalete düşüren, küfre iten şeytanların ve muzır varlıkların yaratılmasında ne hayır olabilir? Bu mümkün mü? Elbette mümkün… Çünkü Cenab-ı Hakk “Hakîm”dir (her işini hikmetle yapar) abes iş yapmaz..!2
Evet, şeytan şer bir varlıktır, lanetlidir, kovulmuştur ve bizim apaçık düşmanımızdır ama yaratılışı külliyen çirkindir diyemeyiz. Hz Üstad bu konuya şöyle bir misal veriyor: “Meselâ ateşin yüz hayırlı neticeleri var. Fakat bazı insanlar, sû-i ihtiyarıyla ateşi kendilerine şer yapmakla, “Ateşin icadı şerdir” diyemezler. Öyle de, şeytanların icadı, terakkiyât-ı insaniye gibi çok hikmetli neticeleri olmakla beraber, sû-i ihtiyarıyla ve yanlış kesbiyle şeytanlara mağlup olmakla, “Şeytanın hilkati şerdir” diyemez. Belki o, kendi kesbiyle kendine şer yaptı.”3 Üstadın ifadelerinden anlıyoruz ki şeytanların yaratılışındaki en önemli hikmetlerden birisi “terakkiyât-ı insaniye”…
Hepimiz biliyoruz ki insanoğlu olarak biz salt maddeden ibaret varlıklar değiliz; manevi olarak çok daha zengin bir potansiyelle yaratıldık. Ancak bu potansiyelimiz elbette kendiliğinden, hiçbir çaba olmaksızın ortaya çıkamaz. Nasıl ki elmasın parıltısını kazanmak için birçok aşamalardan geçmesi gerekiyorsa bizlerin de insan-ı kâmil sıfatına nail olabilmek için geçmemiz gereken pek çok aşama vardır. İşte bu noktada şeytanların vücudu gereklidir. Cenab-ı Hakk o şeytanları kâmil insan olabilmek için gerekli olgunluğa erişmemizde bize birer imtihan vesilesi yapar.
Bizler önce nefs-i emmaremizle(kötülüğü emredici nefs) ve şeytanların telkinatlarıyla mücahede edebildiğimiz ölçüde olgunlaşarak manevi basamakları birer birer çıkıp Cenab-ı Hakka yakınlaşabiliriz. Başta da belirttiğimiz gibi şeytanlar bizim apaçık düşmanımızdır ve bizi sırat-ı müstakimden (dosdoğru yoldan) saptırmak, dalalete, küfre düşürmek o lainlerin vazifeleridir; ama onlar karşısında asla yes’e düşmeksizin mücahede etmek de bizlerin en mühim bir kulluk vazifesidir. Cenab-ı Hakk o şeytanlara karşı bize gerekli olan teçhizatı da elbette vermiştir.
- Bu müthiş düşmanlarımıza karşı zırhımız, Kur’ân tezgâhında yapılan takvâdır.
- Ve siperimiz, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Sünnet‑i Seniyyesidir.
- Ve silâhımız, istiâze ve istiğfar ve hıfz-ı İlâhiyeye ilticadır.4
Bu mücahedemizde kendimize Kuran’ı zırh edinerek, Resulullah aleyhissalatu vesselamın sünnetine yapışarak, Allah’a sığınarak ve O’ndan mağfiret dileyerek en güzel bir şekilde muvaffak olmayı Cenab-ı Hakk bizlere nasip etsin. Amin.
Kaynaklar
1 Bakara/216
2 Üçüncü Söz
3 Onüçüncü Lem’a/2. işaret
4 Onüçüncü Lem’a/ 2. işaret
05379212707 hocam Allah rizası için bana bir yardımda bulunun sizinle görüşmem gerek… Allah sizden razi osun…