Yahudi büyücülerinden Lebid bin Asam, Resulullah (asm)’a büyü yapmaya karar verdi ve o dönemde Resulullah’ın hizmetçisi olan yine yahudi asıllı bir çocuğu kullanarak Resulullah’ın asm saç ve sakallarından bir kaç teli ele geçirdi. Lebid bin Asam büyüyü yaptı ve Zervan kuyusuna attı. Resulullah asm bu büyüden şiddetli biçimde etkilendi. Öyle ki; Resulullah asm gördüğü şeylerden şüphe ediyor, yapmadığı şeyleri yaptım vehmine kapılıyor, içinde büyük sıkıntılar hissediyor bazen de bir şeyi gördüm zannediyor halbuki görmemiş olduğunu hatırlamıyordu. Elbette bu sıkıntılar onun şahsına mahsustu, direkt veya dolaylı hiç bir şekilde vahyi etkilemiyordu. Artık çektiği sıkıntılar dayanılmaz hale gelmiş ve Allah’a sürekli dua etmeye başlamıştı. Bu sıkıntılar son kırk günü şiddetli olmak üzere altı ayı aşkın sürmüştü. Bir gün Aişe validemizin yanında iken yine bu sıkıntılar için dua etmiş ve uykuya dalmıştı. Rüyasında Cebrail ve Mikail aleyhimüsselam iki insan suretinde gelmiş biri başucuna oturmuş diğeri ayak tarafına oturmuş ve aralarında şu konuşma geçmişti;
-Bu zâta ne oldu
-Büyü yapıldı.
-Kendisine kim büyü yaptı?
-Lebid bin Asam”
-Bu büyü niçin ve nasıl yapılmıştır?
-Bir tarağa ağaç ve sakal tarantısı ile ve bir de erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığı ile
-Büyü nerededir?
-Zervaân kuyusunda!
Uyanan Fahr-i Kâinat Efendimiz, Hz. Aişe validemize “Ey Aişe! Sorduğum hususta Allah bana fetva verdi!” dedi ve derhal Hazret-i Ali (ra) ile Ammar’a (ra) zervan kuyusuna giderek büyüyü bulmalarını ve çıkarmalarını emretti. Kuyunun suyu bulanmış ve bulunan büyü de tarağa onbir düğüm atılmış ve üzerine iğneler batırılmış bir put vardı. Cebrail as gelerek Rasulullah asm’a “Muavvizeteyn’i oku“dedi ve Resulullah Felak-Nas sûrelerini okumaya başladı. Her ayeti okudukça bir düğüm çözülüyordu. Surelerin okunması tamam olunca, Efendimiz asm’de tamamen iyileşmiş oldu. Sonrasında Lebid bin Asam’ı çağırarak onu sorguladı ve o da büyüyü yaptığını itiraf etti, Resulullah asm’de onu affetti. Böylece Cenab-ı Hak, Peygamberini bir kez daha ümmetine örnek etmiş ve büyünün ne kadar büyük meseleler oluşturabileceğini hem Kur’ân ayetlerinin nasıl şifa olabileceğini bizlere bir kez daha göstermiş oldu.