Evlilik şüphesiz ki insan hayatının en büyük sözleşmesidir. Bu sözleşmeden vazgeçmek, dönmek, yok yapamıyorum demek o kadar da kolay olmuyor… Bedeli yüksektir! İşte bu bedeli ödememek için de evliliğin ne olduğunu bilmek ve evliliği doğru zamanda doğru kişiyle yapmak gerekiyor. Evlilik öyle bir şey ki bazen ağlatıp bazen içten bir gülümseme oluyor. Toplum tarafından desteklenen evliliğin insan üzerinde birçok etkisi vardır. Öyle ki evlenip boşanan ya da hiç evlenmemiş kişiler evli insanlara göre daha çok ruhsal sorunlar yaşıyorlarmış bir araştırmaya göre…
Evliliğinizde sevip sayılıyorsanız, saygı ve güven eksikliği de yoksa işler daha kolay yürüyor, engeller kolay aşılıyor. Tabi ki de hiçbir kadın ya da erkek kusursuz, dört dörtlük değildir. Önce karşımızdaki insanın kemikleşmiş “kötü” huylarını benimseyip onun değişmeyeceğini kabul edip hayata eşimize o şekilde bakmalıyız. Çünkü kusursuz eş aramak samanlıkta iğne aramak gibidir. Derler ki “Mükemmel evlilik ancak kör bir kadın ile sağır bir kocanın arasında mümkündür.” Sağır koca kadının dırdırını; kör kadın ise erkeğin kusurlarını görmez. İnanın uğruna şarkılar, şiirler yazılan, dağlar tepeler asılan, hatta ölümler göze alınan aşk bile evliliği sürdürmeye yetmiyor. Hele hayat bu kadar zor iken.
Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre biraz saygı, biraz sevgi, biraz karşındaki insanın ihtiyacını karşılamak ve tanımak iyi bir evlilik oluşturan karışım olarak belirlenmiştir. Daha önce de dediğimiz gibi evlilik insan hayatında büyük bir yer kaplar ve belki kuralları vardır.
Bana kalırsa evlilikte ilk kural seni kaldırabilecek her yönüyle (soy, kültür, inanç, din, eğitim…) dengimiz olan kişiyi bulmak lâzım. Sonra sevgiden bile önce gelen olmazsa olmaz saygı… Saygı sana değer veriyorum demektir.
Eşler arasında söylediklerimizden utanacağımız ya da pişman olacağımız kelimeler geçmemeli ki yüz göz olup kolay yıpranmamalıyız.
Her zaman unutulan bir gerçek vardır evlilikte; âileler… Herkes eşlerinin ailesine saygı duymalı, çünkü kimse kendi ailesinin eleştirilmesinden hoşlanmaz. Bu yüzden de kavgalar başlayıp araya soğukluk girer. Bırakın üçüncü kişilerin ne dediğini, ne yaptığını eşinizin hatırını düşünün sadece…
Mutlu bir evlilikte eşler birbirinin hatalarını, kusurlarını, günahlarını gece gibi örtmelidir. Eş destek demektir, eş dayanaktır…
Eşlerimizi bazen kendimiz bir kalıba girdiririz, oysa bunun kimseye bir faydası olmaz, aksine kendimizi yıpratırız. Çünkü değişimler zaman alır.
Evliliklerde “ben” diye bir şey olmamalıdır. Evlilik bütün olmaktır. Bencilliklerimizi kenara bırakıp eşlerimizi yaşam sevincimiz yapmalıyız.
Dostlar kısacası evlilik fedakarlık ister. Hele de boşanmalar bu kadar moda olmuşken. Hadi bugün herkes eşlerine içten gülümseyip tatlı bir söz söylesin. Sanki çok sevdiği bir şeyi kaybettikten sonra bulmuşçasına sevinerek sarılsın…
Unutmayın ki iyi bir evlilik şans değildir. Çabanın, özverinin, saygının, fedakarlığın ürünüdür.